Sosyal koruma; kazalar meydana geldikten sonra oluşacak giderlerin azaltılması ya da gelir kayıplarının telafisini gerçekleştiren kurum yada kuruluşlardır. Örneğin; malullük, yaşlılık …
Ancak İş Güvenliği ‘nin hayatımıza girmesiyle birlikte öğrendik ki ,Sosyal Korumanın ilk basamağı önleyerek korumaya çalışmaktır. Buradaki amaç kişiye zarar veren olayların etkilerinin azaltılmasının yanı sıra, risklerin önlenmesi ve sıklığının azaltılmasına dönük müdahaleleri de içeren işverenler sistemi oluşturulmaya çalışılmasıdır. Her ne kadar teorik müdahaleler İş güvenliği uzmanlarınca yapılsa da ,pratik müdahalelerdeki uzman her zaman İşveren olacaktır.
İş kazalarının görünen ve görünmeyen maliyetleri toplamının gelişmekte olan ülkelerde gayri safi yurt içi hasılalarının % 10’una ulaştığı tahmin edilmektedir .Bu önleme uygulamaları sayesinde işveren ve sosyal güvenlik sisteminin, kaza ya da meslek hastalığı sonucu kazalıya ya da ailesine yaptığı tazmine dönük harcamalar azalır. Gerçekten de, kazalının iş göremez duruma gelmesi ya da meslek hastalığına tutulanın sağlık giderleri ,ferdi ve ailevi yaşam giderleri düşünüldüğünde ,önlemenin sosyal güvenlik ve işveren tarafından yapılacak harcamalardan çok daha az maliyetli olacağı açıktır.
Bu noktada diyebilirz ki ; İş sağlığı ve güvenliği önlemlerine yatırım yapmak, iş kazası ve meslek hastalıklarının azalmasına, bireylerin ve ailelerinin refahlarının korunmasına yardımcı olmaktadır. Artık sosyal güvenliğin kapsamını sadece tazmin edici değil, riskleri önleyici şekilde tanımlamak, iş sağlığı ve güvenliği hakkının sosyal güvenlik hakkı içinde yer aldığını ifade etmek ve iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasının sosyal güvenliğin temel amaçlarından biri olduğunu ileri sürmek yanlış olmayacaktır.
Sevil ÇİL
Msc. İş Güvenliği Uzmanı (B)