İş kazalarında tazminat alınabilmesi için olayın gerçekten iş kazası olup olmadığının büyük önemi var. Örneğin, işyerinde kalp krizi geçiren bir kişinin yakınları acaba işverenden tazminat talep edebilir mi? Bunun cevabı, rahatsızlığın yasalar çerçevesinde ‘iş kazası’ sayılıp sayılmayacağıyla ilgili. SGK’ya göre iş kazası sayılan durumlar şöyle:
– Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen kazalar.
– İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle meydana gelen kazalar.
– Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen kazalar.
– Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda meydana gelen kazalar.
– Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kalp krizinin “sigortalının işyerinde bulunduğu sırada” ortaya çıkması ve “o işyerinde işveren tarafından yürütülen bir işin yapılması esnasında” meydana gelmesi nedeniyle yaşanan olayı “iş kazası” olarak niteliyor.
YARGI SON SÖZÜ SÖYLEDİ
Kalp krizinin iş kazası olduğu kesinleşmiş olmakla beraber, SGK’nın geride kalan eş ve çocuklara bağlayacağı dul veya yetim aylıkları, işverenin olayda kusurunun olup olmadığıyla yakından alakalı.
Yargıtay kalp krizinin işverenin davranışları nedeniyle gerçekleşmesi halinde İş Hukuku açısından da iş kazası sayılacağını birçok kararında net bir şekilde tekrarlamıştır. Bu nedenle yargı son sözü söylemiş ve işyerinde kalp krizi yaşanmasını İş Hukuku açısından da iş kazası olarak kabul etmiştir.
İşverenin sorumluluğu
İş kazası olarak kabul edildikten sonra, kusur tespiti çok iyi yapılmalı. İşveren baskısı (mobbing), ağır koşullar, gerginlik ve stres ortamı varsa, işverene kusur yüklenmektedir. Bu durumda, hem işveren tazminat ödeyebilir, hem de SGK geride kalanlara ödediği aylıkların bir kısmını işverenin kusuru oranında işverenden geri isteyebilir.
Kalp krizinin İş Hukuku açısından iş kazası sayılması, geride kalanların destekten yoksun kalma tazminatı almasını sağlar. İşçi eğer işyerinde işverenden kaynaklanmayan bir nedenle iş kazası geçirip hayatını kaybederse, geride kalanlar işverenden destekten yoksun kalma tazminatı alamaz. Olayın İş Kanunu ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu açısından da iş kazası olarak değerlendirilmesi geride kalanların tazminat alıp alamayacağını belirler.
Kusur neye göre belirlenir?
Kusur oranı belirlenirken SGK, işyerinde işverenin aldığı iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine bakar. Bu konuda işverenler aldıkları ve almadıkları tedbirlerden sorumlu. Örneğin, işe girişsağlık raporunda kalp krizi riski taşıyan kişilerin bu konuda bir muayeneye tabi tutulmaması işverenin sorumluluğunu artıran bir unsur. İşverenin işçiye imkansız hedefler vermesi, bu hedefler tutturulamayınca baskı uygulaması ve arkadaşlarının yanında bu hedefler tutturulamayınca işçiyi aşağılaması sonucu işçinin kalp krizi geçirmesi halinde işverenin kusur oranı daha yüksek olacaktır. Ancak bir işçinin kendi sağlık problemleri nedeniyle kalp krizi geçirmesi ve işverenin gerekli sağlık muayenelerini yaptırmış olması halinde işverenin kusuru olmayacaktır. SGK her iki durumda da geride kalanlara ölüm aylığı bağlayacaktır. Ancak işverenin kusuru olmaması halinde SGK bağladığı aylıklar için işverene rücu etmeyeceği gibi, geride kalanların destekten yoksun kalma tazminatı alma ihtimali de sözkonusu olmayacaktır.